Haftalık Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas, Türkiye-İsrail ilişkilerini yorumladı;
Türiye-İsrail ilişkileri sizce ne boyutta?
Türkiye - İsrail ilişkileri, ilişkiler tarihinin en alt noktasında gelmiştir. İsrail’in kurulduğu 1948 yılından itibaren, maalesef bir Türk Yahudisi’nin, hiç bir zaman hayal bile edemeyeceği kötü noktadadır. Sokaktaki her hangi bir Türk Yahudusi’ne ‘kaybetmek istemediğiniz üç şey nedir?’ diye sorsanız, yüzde 90 aynı cevabı verecektir; ‘Birincisi; sağlık, ikincisi; para kaybetmemek, üçüncüsü ise; Türk-İsrail ilişkilerinin düzgün olması...’ Bu kural hiç değişmez!
Gerilen bu ilişkiler Türkiye’de yaşayan Yahudileri nasıl etkiliyor?
Bir tanesi kendi ülkemiz, yaşadığımız, doğduğumuz, askere gidip yasal görevini yerine getirdiğimiz, sevinciyle sevinip, üzüntüsüyle kederlendiğiniz Türkiye, diğeri de gönül bağınızın olduğu, Yahudiliğin hüküm sürmesi ya da akrabalarınızın orada olmasından, kaynaklanan bir sevginizin bulunduğu İsrail. Diasporada yaşayan her Yahudi’nin ikinci vatan anlayışı hep vardır. Önce kendi, doğup büyüdüğün vatan, diğeri ise her zaman İsrail’dir. Biri vatanın, diğerinde gönül bağın var, bu nedenle hiç kimse kavga etmesini istemez. Tabi ki bizde bu durumdan etkileniyoruz.
İlişkiler bu hale nasıl geldi?
Bu ilişkilerin gerilmesi Lübnan savaşı ile başlamıştı. Türkiye, o dönem İsrail’e ciddi mana da tepki koyması, gerginliğin ilk adımıydı. Ardından Gazze’de yaşanan abluka ve olaylar, daha sonra Davos’ta “One minute” krizi ve en son Mavi Marmara olayı! Özellikle Mavi Marmara olayı çok önemsediğimiz bir olaydır. Çünkü ilişkileri bitirmiştir.
Mavi Marmara olayını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mavi Marmara olayı ile ilişkiler dibe düşüyor. Bu konu da İnsani Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı yani İHH iyi niyetli değil ve hükümet İHH’yi durduramadıysa bile böylesine sert bir tepki görmemeliydi. Gitme amaçlarının yardım adı altında bu meselleri kaşımak olduğunu bildiğimiz halde, İsrail’in 9 tane Türk’ü öldürmemesi gerekirdi. Bundan dolayı İsrail, Türkiye’den özür dilemeliydi.
İsrail özür dileseydi Türkiye ile durumu düzelir miydi?
Zaten dileyecekti. İsrail Başbakanı Netenyahu, bu konuda ciddi bir çalışma ve ayarlama yapmıştı. Ancak hükümetin kendi iç dengeleri bu durumu değiştirdi. Koalisyan ortağı Liberman’ın hükümeti bozma tehdidi karşısında vazgeçti. “Özür dileseydi ilişkiler düzelir miydi?” sorunuzun yanıtını inanın bilmiyorum. En son başbakanımız, tazminat ve özürün dışında olası hiç olmayacak bir şart ileri sürmüş ve “Gazze’den ablukayı kaldırın” demişti. Gazze’den ablukanın kaldırılması ancak savaş halinin bitmesiyle olacak bir şey! Eğer abluka kaldırılırsa çok gizli silahlar giriyor ve bu silahlar İsrail halkının tepesine yağıyor. Eğer özür ve tazminat olsaydı ve Türkiye hala ilişkileri düzeltmeseydi, o zaman “Türkiye’nin, yeni Ortadoğu stratejisi İsrail ile eski dostluğu sürdürmeme noktasında ilerleyeceklerdi” Ama İsrail en azından diyetini ödeyecekti. Siz (İsrail) ne kadar linç grubuyla karşılaşsanız bile öldürmeyecektiniz. Terörist kabul ettiğiniz o insanları gözaltına alır, hapse atar ve sonra sınır dışı ederdiniz. Olay da bu kadar büyümezdi.
Mavi Marmara olayının ardından, Yahudilere toplumsal tepkide bir artış var mı?
İki ülkenin savaş noktasına gelmesi bizim tarihimizde gördüğümüz bir durum değil. 1980 darbesi dönemindeki elçinin geri alınması ve ikinci katip düzeyine indirilmesi dışında, 50 yaşındayım ve bu yaşa kadar bu kadar kötü ilişkiler görmedim. Türkiye’nin ciddi mana da sivil toplumsal anlayışı var. Azgın bazı grupların medyası ve internet sayfasından “siyanozim” adı atında Yahudileri küçük düşürücü, küçülten ve inciten metinler okuyoruz. Bunlar azınlıkta ve tüm ülkeyi kapsayan bir anlayış değil.
Ak Parti hükümetinin Türkiye’deki Yahudilere bakışı nasıl?
Özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bunlar benim vatandaşlarımdır” sözünün samimice söylediğine inanıyorum. Ancak “Emanet” kelimesi bilinç atında bizlerin de misafir olduğunu söylemeye çalışıyor. Ben emanet değilim, 500 yıl önce gelmişim ve burada doğup büyümüşüm. Nasıl emanetçi olurum ki? Tabi ki başbakan, bunu iyi niyetli söyledi. Ama bu söylem pozitif bir söylem değil. Türkiye’de yaşayan herkesin Müslüman olma zorunluluğu var mı? Mısır’da bugün Hristiyan toplum da var. Onlar Mısır vatandaşı değil mi? Elbette vatandaş...
Yahudilerin CHP ile yıldızı bir türlü barışmadı neden?
Çünkü CHP döneminde baskılar daha da kötüydü. Yahudiler CHP’yi ve İsmet İnönü’yü sevmezler. Oysa, İnönü, bu ülkeyi demokrasiye geçiren liderdir. Atatürk, Türkiye’de ki demokrasinin alt yapısını kurmuştur. Büyük bir devrim yapıp, cumhuriyeti ilan etmiştir. İnönü’de çok partili sisteme geçişin sahibidir. Fakat Yahudi’ler İnönü’yü hala sevmezler. Tek parti dönemin de ciddi ırkçılık ve ayrımcılık vardı. CHP’ye süren tepkide en önemli etken bu.
Aradan 50 yıl geçti, hiç bir yumuşama olmadı?
Kimi Museviler, İsmet İnönü döneminde alınan Varlık Vergisi’ne, “Kızmayın! Avrupa’da canınızı alıyorlar, burada paranızı” yorumu yapıyor. Ancak Yahudilerin en baskı altında olduğu dönem CHP dönemidir. Vatandaşa zorla Türkçe konuşturdular. Yahudilerin Türkçe’si fena değildir. Ancak bir Ermeni’nin Türkçesi bozuktur. “Vatandaş Türkçe konuş” diye bir kanun çıktı ve tüm azınlıklar içinde tek Musevi’ler uydu bu kanuna. Elbette CHP değişti fakat yine de pek sevilmez...
Yahudilere o zaman Ak Parti kalıyor. MHP’de olmayacağına göre.
AKP’nin İsrail karşıtlığı, Türk Musevileri’nde moral bozukluğu ve AKP’ye karşı bir ön yargının geliştiği gerçek. Hiç bir hükümet, MHP buna dahil, İsrail’i böylesine ağır eleştirmedi. Haklı ya da haksız bugün Türkiye’deki medya İsrail’i şeytanlaştırılmıştır. Bu nedenden ötürü bugün AKP’ye karşı bir ön yargının oluştuğunu düşünüyorum.
Türkiye ile İsrail savaşır mı?
Türkiye’nin İsrail ile savaşması için deli olması lazım. Dünya ekonomik krize girerken ve Türkiye en az şekilde etkilenirken, savaş söylemi bile Türkiye’yi yıllarca geriye götürür. Çağ atlatmak için çalışan bir hükümet varken, savaşın olması mümkün değil. Sınıf atlatmak için Kanal İstanbul’dan söz ediyorlar, olimpiyatlardan söz ediliyor. Savaşan Türkiye’ye kim gelir yatırım yapar, kim gelir sıcak parasını koyar. Ben bunlara ihtimal vermiyorum.
İsrail’in Türkiye’ye karşı politikası nasıl?
Tahrik edici hiç bir şey yapmıyor. Libermen bile konuşmuyor. Bugün İsrail’den Türkiye hakkında tek bir açıklama ya da kışkırtıcı bir söylem duyamazsınız. Çünkü yok! Arkasında Amerika olmasına rağmen yine de susuyor.
İsrail’in arkasında Amerika mı var, aynı Amerika, Türkiye’nin de arkasında değil mi?
İsrail’in arkasında Amerika var. Üstelik Obama’ya rağmen var. İsrail’i destekleyen bir Amerikan yönetimi var. 2012’de Obama değil de cumhuriyetçiler seçilirse Türkiye çok zor durumda kalacak. Obama, bir ihtimal Türkiye’yi kullanarak, İsrail’e karşı düşüncelerini dile getiriyor. İsrail’i bu kadar sert eleştiren, Mısır bile yok. Neredeyse İran, Hamas ve Türkiye aynı ölçüde eleştiriyorlar. Türkiye’nin İsrail ile savaşmasına Amerika karşı çıkacaktır. Cumhuriyetçiler seçilirse Türkiye hepten yalnız kalacak.
Füze kalkanın İsrail’i korumaya yönelik tartışmalarına bakış açınız nedir?
Füze kalkanı projesi içinde tabi İsrail’i korumak da var. Ancak “Sadece İsrail için mi?” derseniz bunu ben bilemem. Bana göre tüm bölgeyi korumak için yapılmaktadır. Amerika’daki cumhuriyetçiler ve Yahudi lobisi Türkiye’yi eleştirme konusunda kaçınıyorlar. Bu çok ilginç! Demek ki, Türkiye füze kalkanı konusunda müthiş bir taviz vermiş olacak ki, eleştirmiyorlar.
Türkiye’deki Yahudilerin yeni anayasadan beklentileri nedir?
Yeni anayasa da, eski anayasa da olan eşit vatandaşlık statüsünden yararlanılması gerektiği açık yazılmalıdır. Lozan’da ki kazanımlar; kendi okulunu kurmak, kendi dilinde eğitim yapmak, kendi vakıfını ve sinagoğu açmak gibi haklar uygulanmalıdır. Gelişmiş tüm dünya ülkelerinde ırkçılık ve nefret söyleminin bir suç olduğunu unutmadan, yaptırımlarla anayasaya girmesi gerektiğine inanıyoruz. “Yahudi bütün dünyanın kötülükleridir” sözü her yerde suçtur. Fakat Türkiye’de çok rahatlıkla söylenmektedir. Çünkü savcılar harekete geçmiyor, Yahudiler de çekindiği için suç duyurusunda bulunmuyor. Bu yüzden yeni anayasada nefret söyleminin cezaya bağlanması çok önemli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder