29 Mayıs 2011 Pazar

Erol Günaydın ile sohbet

İzlemediğim bir film hakkında ahkam kesmek istemem...
Zaten bu yazımda da vizyonda olan “Beyaz Melek” filminin eleştirisini değil, değerli bir ustanın görüşlerini aktarmak istiyorum.
Geçenlerde Erol Günaydın’ın Nişantaşı’ndaki evindeydim.
Epey sohbet etme imkanı buldum.
Değerli oyuncu Erol Günaydın'ı Kocaeli Fuarı’nda yaptığı gösterilerden bu yana yakından takip eden bir kişi olarak görüşlerini her zaman önemserim.
İzmit’i ve İzmitlileri çok yakından tanıması ise birbirimize olan bağlılığı daha da güçlendiriyor.
Örneğin gazeteci büyüğüm Adnan Filiz ile olan dostlukları, Tanju Cılızoğlu ile minik atışmaları beni hep Erol Günaydın'a yakın hissettirmiştir.
Evinin duvarını süsleyen en güzel fotoğraf da İzmitli usta “Cemal Turgay’a” ait.
Sohbet ederken bana soruyor; “Ne yapıyor Cemal.
Konu konuyu, laf lafı açıyor.
Söz dönüp dolaşıp son günlerin tartışmasına geliyor.
Gündemi pek yakından takip edemiyorum ancak son günlerde Erol Günaydın ile Cem Yılmaz arasında kıyasıya bir çekişme var.
Günaydın; “Yahu ben onu söylemek istemedim.
Elbette ki onlarda komedyen, onlarda mizah yapıyor. 

Ama çok daha yüzeysel mizah yapıyorlar. Bizlerin döneminde Aziz Nesin vardı, Nasrettin Hoca vardı. 
Şimdi ne var?
Belden aşağı sohbetler var.
Benim anlatmak istediğim konu buydu. 

Vay efendim sen misin bunu söyleyen...
Günlerdir gazetecilere demeç vermekten yoruldum... 

Cem Yılmaz tabi ki iyi bir oyuncu.
Ama mizah katarken
Aziz Nesin’i, Nasrettin Hoca’yı unutmamalı.
Tek kişilik mizahta en iyisi
Ferhan Şensoy.
Bakın o güzel mizah yapıyor.
Hem güncel konuları işliyor, hem de insanları güldürüyor.
Gerçi bizim dönemimizde siyasilerde mizaha karşı çıkmazdı. 

Süleyman Demirel’in ne mizahlarını yaptık.
Bülent Ecevit’in tikini yıllarca konu ettik.
Şimdiki çocuklar da ne yapacak...
” dedi.
Tesadüf ya o esnada kapı çaldı ve Cumhuriyet Gazetesi’nden muhabir bir arkadaş içeri girdi.
Elinde ses kayıt cihazıyla Erol Günaydın’a “Cem Yılmaz hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
Az önce bana anlattıklarının aynısını tekrar etti ve Cumhuriyet’e demeç verdi.

* * *

Erol Günaydın, inişli, çıkışlı bir hayatıyla hep yüzümüzü güldüren oldu.
O hem usta, hem sanatçı...
Uğur Yücel’in babası rolünü oynadığı “Hırsız Polis” dizisinde harika bir karakteri canlandırmış, hiç konuşmadan derdini harika bir şekilde anlatmıştı.
Şimdi ise vizyonda olan ve son günlerde epey tartışılan “Beyaz Melek” filimde oynuyor.
Sohbetimizde biraz filimden söz ediyor.
Erol Günaydın bakın ne diyor; “Mahsum Kırmızıgül’ü çok seviyorum. Değerli bir sanatçı. 
Bana gelip bu filmi anlattığında çok heyecanlandım.
Gerçekten de çok güzel bir sinema ortaya çıktı. Ben
Mahsum’u Yılmaz Güney’e benzetiyorum.
Yılmaz’da çok efendi ve mantıklı bir arkadaşımdı.
Yılmaz Güney, ne kadar hırçın, ne kadar kavgacı görünse de öyle değildir.
Çok farklı bir sinemacıydı.
Mahsum ile çalışırken kendimi
Yılmaz Güney ile çalışıyormuş gibi hissetim...” dedi.
Erol Günaydın’ın söylediği bu sözler çok önemli.
Bu filmi izlemedim ancak Erol Günaydın’ın bu sözlerinin ardından heyecanlandım.
Artık bu filmi izlemek şart oldu.

* * *

KANSER TEDAVİSİ GÖRÜYOR

Erol Günaydın, bir süre önce kanser ameliyatı olmuş.
Oturduğu yerden pek fazla kalkamıyor!
Ve bu hastalığını da bakın nasıl anlatıyor; “Sormayın! Kanser olmuşum. 
Gidip ameliyat oldum ancak ameliyatı yapan doktor çok iyi yapamadı.
Hala ağrılarım, sızılarım var. Çok acı çektim. 

Kanseri atlatmışım ama artık zor yürüyorum. Karınca adımı atıyorum. Yaşlılık kolay değil.

-    Peki bu günlerde sinema ve tiyatro projeniz yok mu? Sorusunu soruyorum.
Erol Günaydın, eliyle bir dakika işareti yapıyor ve köpeğiyle ilgilenip yanıt veriyor;

-    Var. Sezen Aksu’nun aşk şarkılarından oluşan bir filmde oynadım. Ayrıca Abdullah Şahin Tiyatrosu’nda bir rolüm var. Burada ikinci bölümde tekerlekli sandalyede deliyi oynuyorum. Ohhh... Tam bana göre. Hem ayakta durmuyorum, hem ezberlemem gereken bir konu yok. Delim sadece şapkamı çıkartıyorum. Dedim ya, artık yaşlandım. Bana bu tarzdaki oyunlar çok daha iyi oluyor...

-    Kitap yazmıştınız. Nasıl yazar olmak güzel mi?
Sorumun ardından kahkaha atan Erol Günaydın, TÜYAP Kitap fuarında yaşadıklarını anlatıyor;

-    İş Bankası Yayınları’ndan bir kitap çıkardım. Vallahi çok güzel. Geçenlerde TÜYAP’a gittiğimde eski dostlarımı gördüm. 100’den fazla kitap imzaladım. O kadar güzeldi ki anlatamam. 3. baskı yaptı piyasada kitap kalmamış. Önümüzdeki hafta Bilecik’e gideceğiz yayıncının elinde kitap yok. İnsanlar kitap istiyor bulamıyoruz. Bakalım basacaklarmış yine. Yazar olmak keyif verici. O eski günleri hatırlamak, anmak güzel olmaz mı...

-    Vefalı dostlara size moral oluyor mu?

Vefalı dost mu var evladım! Allah eksik etmesin arayan soran, gelen giden çok fazla ama onlar hep yeni kuşağın sanatçıları, bizim kuşaktan beraber çalıştığımız insanlardan arayan soran hiç yok! Geçenlerde Haldun aradı (Haldun Dormen), telefonda konuştuk. Valla en vefalısı yine Sezen Aksu, bana AKM'de gece yapmışlardı Sezen, Ajda Pekkan'ı da alıp gelmiş beni çok mutlu etti.

-    İsmet Ay'ı özlüyor musun?

Ah o huysuzu özlemez miyim? Bu kadar hasta olmadan önce Şile'ye gittim ziyaret ettim, mezarı başında söylendim, kızdım ona...


* * *

İZMİT DOSTLARI

Erol Günaydın’ın hayatında İzmit çok önemli.
Uzun yıllar Kocaeli Fuarı’nda Nasrettin Hoca’yı oynadı. Biraz İzmit sohbeti ediyoruz bakın Hoca ne diyor;
“İzmit’te gazeteci Adnan Bey vardı. Adnan Filiz. Kendisini çok severim. Harika bir insandır. Kocaeli’ne çok şeyler kattı. Bakın duvarda gördüğünüz fotoğrafı Kocaeli Fuarı’nda İzmitli sanatçı Cemal Turgay çekmişti. Cemal Beyi’de severim. Ama uzun zamandır görüşemedik. İnşallah bir gün geleceğim ve bu dostlarımızla bir arada olacağım...

NOT: Erol Günaydın, Altın Çınar Onur Ödülü almaya gelecek ve hep birlikte olacağız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder