Fransa Kültür Bakanlığı tarafından verilen Chevalier de l’Ordre des Arts et Des Letthes nişanına layık görülen ünlü pop starımızın bu ödülü 1 Kasım gecesi Fransız Sarayı'nda törenle alacağı duyuruldu.
Davetiyeler bir hafta önce misafirlere ulaştı.
Bu olay beraberinde birçok soru pek tabii magazin dünyasının gündemine düştü.
Oturdu diyemiyoruz çünkü olayı doğru olarak kimse yorumlayamıyor.
Kimse ne olduğunu bilmiyor.
Yıldırım çarpması gibi…
Hep bir bilene sorun denir. Biz de bu konuda bilgisine tecrübesine güvendiğimiz inandığımız bir duayen Erkan Özerman'ın kapısını çaldım ve sordum.
Ajda Pekkan ile yıllarca çalışan duayen isim Özerman'dan bu konunun gerçek yüzünü öğrendim...
Okuduğuma göre Paris’in ünlü konser salonu Olympia’da sahneye çıkan ilk Türk sanatçısı olduğu için bu ödüle layık görüldü haberi beni oldukça şaşırttı.
Çünkü Ajda Pekkan Enrico Macias’ın misafir sanatçısı olarak şimdilerde çok moda olan düeti 70’li yıllarda yaptı.
Bir de şarkı söyledi. Bir sanatçıya bu sebepten ödülü kültür bakanlığı bir ödülü herhalde vermeyi düşünmez. Daha başka ciddi veriler arar.
Ne gibi?
Ajda Pekkan’a 70’li yıllarda Fransa’da Philips şirketi bir kontrat hem de önemli bir kontrat vererek onu Paris’e davet etti. Kısa bir müddet için bile olsa Fransa’nın başkentine yerleşti.
Çok ciddi müzik çalışmaları yaptı.
Bunların hepsine birebir şahidim. Elvis Presley’in bestecisi olarak ün yapan Mort Shuman tamamiyle o plağın mesuliyetini üstüne alarak başarılı bir çalışma gerçekleştirdi.
Daha sonra çıkardığı 45’likle o günün şartlarına göre çok iyi bir satış yaptı ve kontratı uzatıldı. Tekrar Fransa’ da plak doldurması için cazip teklifler aldı. Bütün bu çalışmalar içinde Fransız televizyonunda, basınında yer aldı. Müzik çalışmalarının yanı sıra Enrico Macias ile arasındaki hissi yakınlaşma Paris sanat dünyasını allak bullak etti. Günün konusu olarak daima canlı bir şekilde kulislerde dedikodularda bile çok ön plana çıktı. Müzik çalışmaları bakımından ilk defa ünlü bir türk sanatçısının Fransa’da bu denli kabul görmesi ve çalışması beğenildi. Oysa ilk sanatçı Dario Moreno idi. Fransızlar ne yazık ki onu Meksikalı ve İspanyol asıllı kabul ettikleri için onun Türklüğü hiçbir zaman ön plana çıkmadı.
70’li yıllarda bir plak yapıldıysa 40 sene sonra mı bu insanlar ödüle layık gördüler?
Bu 35-40 sene içerisinde bazı olaylar da gözden kaçmış olabilir ama önemliydi. Mesela 1999 yılında Gölcük Depremi’nden sonra Olympia’da bizzat benim organize ettiğim bir konser oldu. Ajda ve Semiramis Pekkan kardeşler bu konsere katıldılar. Çok büyük başarı kazanan bu gecenin sonunda kazanılan paranın çekini teslim etmek için Ajda ve şarkıcı Akın beni arabasıyla İzmit’e götürdü. Biz o çeki sayın valiye teslim ettik ve Maşukiye’ de yıkılan bir okulun yapılması için katkıda bulunduk. O vali daha sonra TC. Emniyet Genel Müdürü oldu.
Fransa basınında Ajda Pekkan’ı hala hatırlayan var mı?
Unutmadılar ki hatırlasınlar. 26 sene önce Akdeniz Müzik Festivali’nde Aspendos’da yapılan galada Dalida’nın adına gerçekleştirilen ve büyük başarı kazanan Akdeniz ülkelerinin katıldığı müzik festivalinde Fransız basını ‘Dalida ödülü’ adında bir sanatçıyı değerlendirmek hatta onurlandırmak adına bir ödül tahsis etti. ‘Prix Dalida’ bu ödülü vermek için France Dimanche Dergisi Genel Yayın Müdürü Kont Philippe de Fontreultx Antalya’ ya geldi ve kendisi açıkladı. Kupayı kazanan sanatçıya sundu. Demek oluyor ki Fransız magazin basınının çok değerli bir temsilcisi son konserini Antalya’ da verdiği için Dalida’ nın adına gerçekleştirilen bu gecede Ajda Pekkan’ a ödülü verdi. Zaman geçince insanlar birçok şeyi unutuyorlar. O zaman bu olay çok önemliydi.
Dalida ve Ajda Pekkan arasında bir benzerlik var mıydı?
Evet. Çok büyük bir benzerlik vardı. Çünkü her ikisi de üne kavuşmuş şarkıları kendi dillerinde okudular. Ajda dünyaca ünlü birçok şarkıyı Türkçe okudu. Aynı şekilde Dalida da dünyaca ünlü birçok şarkıyı Fransızca okudu. Bu çok büyük bir benzerliktir. Zaman zaman onlar için özel besteler yapıldı, beğenildi. Fakat, ününe ün katan olaylar yabancı dildeki ünlü şarkıların ana dillerinde okunmasıydı.
Ajda Pekkan Türkiye’ deki bir çok ödülleri almış bir insan, yurt dışında 70’li yıllarda Türkiye’ yi temsilen festivallere de katıldı ve başarılı dereceler atıldı. Ama son zamanlarda yurtdışından hiç ödül aldı mı?
Geçen sene Türkiye’nin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Fransa Kültür Bakanı Mitterand’ın başkanlık yaptığı 40 kişilik Türk ve Fransız elitlerden ki…
Bunlar yaşayan çok ünlü sanatçılar, besteciler, şarkı sözü yazarları, gazete ve televizyon yapımcıları, prodüktörlerden meydana gelen muhteşem bir jüri Dario Moreno ödülünü 40 yıl sonra tekrarlayarak bir Fransız ve de bir Türk sanatçısına verdi.
Bu olay Fransa basınında da yer aldı ve çok anlamlı röportajlar da oldu. 1969 yılında Jacques Brel ve Esin Afşar’ın aldıkları ilk birinci Dario Moreno ödülü 40 yıl sonra tekrar gündeme geldi. Bu büyük jüri Türk olarak Ajda Pekkan’ ı Fransız olarak Enrico Macias’ı seçti.
Sayın Bakan ve Büyükelçi’ nin sunumlarıyla ödül töreni Fransız başkonsolosluğu tiyatro ve sinema salonunda yapıldı. Pek tabii günün önemli bir olayı oldu. Ödülü ilk alan Esin Afşar’ın elinden (maalesef o sene kaybettik) Ajda Pekkan Prix Dario Moreno ödülünü aldı.
Demek ki bu seneler içinde bir takım Fransa ve Türkiye arasındaki olaylarda Ajda Pekkan zaman zaman gündeme gelmiş.
Ajda Pekkan dünyanın en büyük sanatçılarının icra ettikleri herhangi bir sahnede önemli bir yerde hiç sahneye çıkıp bir başarı kazandı mı, dünya çapında ?
Dünyanın en önemli sanatçılarında 30-40 tane ismi arka arkaya sanabiliriz. Frank Sinatra, Michael Jackson, Julio Iglesias, Madonna, Celine Dion, Charles Aznavur… aklınıza kim geliyorsa. En büyükler. Her yıl Temmuz ve Ağustos ayı içerisinde bir gece Monte Carlo’nun Sporting Club’ ünde yer alırlar. 10 yıl kadar önce çok önemli bir olaya orada imza atmıştık. Bu Galatasaray’ın Avrupa şampiyon olduğu sene. Prestige de Turquie (Türkiye’nin Prestiji) adı altında unutulmaz bir gece organize ettik. Bu tamamiyle Monte Carlo’nun bir prodüksiyonuydu. Ajda Pekkan o gece dünya çapında sanatçılara verilen ücret ödendi. Kendi orkestrasıyla konser verdi ve ayakta alkışlandı. Ertesi gün Monte Carlo stadında Galatasaray şampiyonlar şampiyonu olduğu için bizim için unutulmaz, olağanüstü bir hafta sonuydu. Bütün Fransız basına La Diva Ottomana ‘Osmanlı’nın Son Divası’ diye manşet attılar. RTC-Radyo Televizyon Monte Carlo, Ajda Pekkan dökümanteri hazırladı. 40 dakikalık bu program televizyonlarda yayınlandı.
Ajda Pekkan herhalde yanılmıyorum... 50 yıldır bu meslekte zirvedeki yerini koruyan tek Türk sanatçısı. Paris’ te herhangi bir yerde Türkiye ve müzik sanatçı konusu açıldığı zaman herkesin hatırladığı ve sorduğu bir cümle vardır ve ben daima bu soruların karşısında kalmışımdır: Ajda Pekkan ne yapıyor, şarkı söylüyor mu, niye Paris’e gelip bir konser vermiyor. Hiçbir zaman bir insan unutulmamışsa ilk fırsatta hep akıla gelmişse demektir ki çok farklı bir kişiliği var.
Demek ki ödüle layık bir sanatçı.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder