Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erhan Büyükakıncı Rusya'yı yorumluyor...
Birleşik Rusya Partisi lideri, Rusya başbakanı Vladimir Vladimiroviç Putin,
bir süre önce Moskova’da yapılan partisinin kongresinde önemli bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: “Herkes devlet başkanı ve başbakan tarafından yönetimin yapısına ilişkin teklifler yapılmasını bekliyor. Ne yapmak gerekeceği ve gelecekte kimin ne ile uğraşacağı üstüne çoktan mutabakata varıldı.”
Putin’den sonra kongre de kürsüye çıkan, Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev, “Birleşik Rusya Partisi’nin,” 2012’de yapılacak devlet başkanı seçiminde Rusya başbakanı Vladimir Putin’in adaylığını desteklemesini teklif ederek; “Kanımca partinin başkanı Vladimir Putin’in Rusya devlet başkanlığına adaylığının kongre tarafından desteklenmesi çok doğru olacaktır” dedi. Konuşmanın ardından Putin,”Bu, benim için çok büyük şereftir. Bu teklifi kabul ediyorum” diyerek başkanlıkla ilgili soruna noktayı koydu ancak Medvedev’in yeniden başbakan olacağını işaret etmesi tepkiyle karşılandı.
Rusya’da 10 yıldır Maliye Bakanlığı görevini yürüten, Putin’in en önemli adamı Aleksiy Kudrin, görevinden istifa etti; “Putin’in devlet başkanlığını destekliyorum ancak, Başbakan’ın yeniden Medvedev olmasını kabul etmiyorum...” dedi. bir süre önce Moskova’da yapılan partisinin kongresinde önemli bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: “Herkes devlet başkanı ve başbakan tarafından yönetimin yapısına ilişkin teklifler yapılmasını bekliyor. Ne yapmak gerekeceği ve gelecekte kimin ne ile uğraşacağı üstüne çoktan mutabakata varıldı.”
Putin’den sonra kongre de kürsüye çıkan, Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev, “Birleşik Rusya Partisi’nin,” 2012’de yapılacak devlet başkanı seçiminde Rusya başbakanı Vladimir Putin’in adaylığını desteklemesini teklif ederek; “Kanımca partinin başkanı Vladimir Putin’in Rusya devlet başkanlığına adaylığının kongre tarafından desteklenmesi çok doğru olacaktır” dedi. Konuşmanın ardından Putin,”Bu, benim için çok büyük şereftir. Bu teklifi kabul ediyorum” diyerek başkanlıkla ilgili soruna noktayı koydu ancak Medvedev’in yeniden başbakan olacağını işaret etmesi tepkiyle karşılandı.
Rusya’da 4 Aralık’da parlamento seçimleri, Mart 2012 de ise devlet başkanlığı seçimleri yapılacak. 2000-2008 yılları arasında 2 dönem devlet başkanlığı olarak görev yapan Putin, 2012’den itibaren 4 yıl değil, artık 6 yıllık iki kez seçilme hakkı var. Eğer herhangi bir sorun çıkmazsa Putin, 12 yıl Rusya’nın başında olmasına kimse engel olamayacak gibi bir görüntü ortaya çıkıyor.
Peki Vladimir Vladimiroviç Putin kim, Rusya’da yıldızı nasıl parladı, ülkesine ne gibi yenilikler getirdi, Türkiye ile ilişkileri ne boyutta? Tüm bunları Galatasaray Üniversitesi uluslararası ilişkiler öğretim üyesi Prof. Dr. Erhan Büyükakıncı ile konuştuk.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği yani SSCB’nin yıkılmasından sonraki süreci yorumlayarak başlayan Büyükakıncı;
Devlet Başkanı Yeltsin, Çecen sorununu derleme toparlama adına 1996 yılında Hasavyurt Ateşkes sözleşmesini imzalıyor ve “Ben Çeçenistan’a özerklik vereceğim, istediğiniz yapıya kavuşabilirsiniz” diyor. Çecenler ise şeriat sistemine geçmeyi istiyor ve Vahabi anlayışlı bir şeriat devleti kurmaya karar veriyor. Kadınların birçok hakkı yasaklanıyor, başörtüsü zorunluluğu getiriliyor. Ayrıca televizyon izleme gibi durumlar da yasaklanıyor. Çeçenler, dünyadan iletişimin kesen, otoriter bir şeriat yönetimi kurmaya çalışıyorlar.
Bu ne demek, siz federal bir ülkesiniz ve federal birimler sizin merkez anayasanızdan farklı bir yöne doğru gidiyor. Bu Çeçenistan’da başlayıp, Tataristan’a doğru gidebilecek bir durum olabilirdi. Rus olmayan etnik gruplara bu tarz sistemler dağılabilirdi. Putin, başbakan olur olmaz ilk yaptığı iş Hasavyurt sözleşmesini yırtıp atmak oluyor ve bağımsızlık isteyen Çeçenlere karşı 2. Çeçen Savaşı’nı başlatıyor.
Cephelerde fotoğraflar çektiriyor, bunu politik malzeme yapıyor. Çeçen Savaşı halen, kuru sıkı da olsa yani çok şiddetli olmasa da devam ediyor. Ancak şu var ki, Çeçen Savaşı’nı başlatması halk arasında önemli bir popülerlik yaratıyor. 99 yılı Aralık ayında Meclis seçimlerinde vatandaş olarak “Birleşik Rusya Partisi’ni destekleyeceğim” diyor ve bu Cumhurbaşkanı seçilmeden parti yüzde 35 oy alıyor. İşte bu tavırlar Putin’in yıldızının parlamasına neden oluyor” dedi.
Erhan Büyükakıncı, Çeçen olayının, Rusya açısından büyük öneme sahip olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor; “Rusya, federal sistem olarak çok karmaşık bir ülke. Bugünkü nüfusun yüzde 60’ı Rus, yüzde 40’ı ise 190’dan fazla etnik gruplara aittir. Bunların en büyük grubunu 5 milyon ile Tatarlar oluşturuyor. Hristiyanlardan sonra en önemli gruplar Türki kökenli Müslüman gruplardır. En stratejik bölgede Türki ve Müslümanların olduğu bölgedir çünkü petrol çıkıyor. Genel de Rusya içlerindede yaşıyorlar, Rusya’nın dışında, Çin sınırında yaşayanlar da var. Durum böyle olunca 190’dan fazla etnik grubu idare etmek kolay değil. 1993 anayasısına göre 89 tane federal birim var. Subjekler var iki türlü fedarilizm var. Rus olan federa birimler ayrı, etnik olan yani Rus olmayan federe birimler ayrı.
Yeltsin döneminde bir sürü parti çıkıyor. Bira severler Partisi, Kadınlar Partisi, komünizmden sonra kendini farklı alanlarda tanımlayan bir sürü parti ortaya çıkıyor. Çünkü Rusya’da ciddi bir dağınıklık var. Çeçen sorunu ise Rusya’nın en önemli sorunu oluyor. Kafkas kökenli olanların avı başlıyor. Çeçen mi, Kafkas mı, mafya ile ilgileniyor mu, gibi mimlemeler ortaya çıkıyor.
Köken olarak KGB’de yetişmiş, bir istihbarat elemanı olarak görevine başlamış. Doğu Almanya’da çalışmış, Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra da politikaya atılma kararı almış, kendisi, SSCB döneminde adı Leningrad olan Sankt Peterburg doğumlu. Anatoli Sobçak adında Yeltsin yanlısı Leningrad Belediye Başkanının yardımcılığını yapıyor ve 1995’de bu görevin ardından yeniden derin devlete geçme çabalarına başlıyor. 1998-99 yıllarında Rus MGK’nın genel sekreterliğini yapıyor. O dönem de Rusya’daki güvenlik doktrinleri baş mimarı olarak biliniyor. Başbakanlık görevine 1999 yılında atanıyor. Anayasaya göre cumhurbaşkanına her hangi bir şey olursa, görev başbakana geçer. Rusya’da başbakan dışarıdan atamalıdır. Yarı başkanlık sistemi vardır ve cumhurbaşkanı ile meclisi halk seçer.
1999 Aralık Noel zamanı, Yeltsin sağlık nedenlerinden dolayı görevinden çekiliyor. Kimi söylentilere göre ise Putin ve yandaşları çekilmesini ve istifa etmesini istiyor. Hazır bu rüzgarı arkasına almışken, çekilmesini istiyorlar. Ancak Yeltsin burada Putin ile bir anlaşma yapıyor; “Ailemi soruşturmayacaksınız” diyor. Yeltsin ve özellikle kızı için yolsuzluk davası soruşturmaları var. O dönemde Yeltsin’in etrafında banker ve finansçılar fazlasıyla yer alıyor. Bunlar para babası diyeceğimiz, zengin iş adamları! Yeltsin döneminin özelleştirmeleriyle Rusya’daki büyük ulusal firmaları ellerine geçirmişler, medya, alkol firmalıra gibi önemli kaleleri almışlar.
Hatta Naşi dediğimiz “bizimkiler" anlamına gelen gençlik kolları kuruyor. Gençlere de partiyi sevdirme ve organizasyonlar da rol vermek adına bu çalışmayı başlatıyor. Bu çalışma Avrupa’da “Nazilerin gençlik kolu mu?” gibi tartışmalara neden oluyor. Yaptığı işlerden biri Çeçen sorununa neşter atabilmek için “alabildiğiniz kadar özgürlük alın” sloganını çeviriyor ve merkezi fedarilzme geçiyor. 89 federal birimin üstüne merkezi valiler diye 7 bölge valisi şeklinde atanmış insanlar koyuyor. Atadığı bu valileri istihbaratçı arkadaşlarından, emekli askerlerden özel olarak seçiyor. Böylece devletin yeniden güvenlik kontrolü altına girdiğini görüyoruz. Diğer önemli neşteri ekonomiye atıyor. Oligartlar olarak ismini verdiğim patronlar ile anlaşmaya gidiyor.
“Ya paranızı ve mal varlığınızı Rusya için harcarsınız ve benim aleyihime konuşmazsınız o zaman Rusya’da kalırsınız, ama bunu yapmayacaksanız gidin” diyor ve olgiratların büyük kısmı Rusya dışına kaçıyor. Kaçmayanlar ise hapise atılıyor. Bunu tartışan belirli gazetecilerin de Avrupa’da öldürüldüğüne tanık oluyoruz. Anna Politovskaya, bu davaların en popüleri olarak biliniyor. Ayrıca Litvinenko adlı eski istihbaratçı olan bir kişinin İngiltere’de zehirlenip, kanserden ölümü söz konusu. Batıda da gazetecilerin fazla söz ve ifade özgürlüğünün olmamasıyla ilgili çok önemli eleştiriler ve tartışmalar oldu. 8 yıllık cumhurbaşkanlığı döneminin artılar ise doğalgazı Rusya’nın en önemli ekonomik aracı haline getirdi. Putin’i Stalin ve 4.İvan ile eşleştiriyorlar. Devletin ezici üstünlüğünü ön planda tutan tavrını benzetiyorlar. Putin’i bu kadar kıyım yaptığı söylemek yanlış olur. Kesinlikle faşist diyemeyiz. Sadece otoriter bir lider portresi çiziyor. Merkeziyetçi, devletçi bir lider görünümü var. Bu kendiliğinden çıkmıyor sistemin ihtiyaçlarından çıkıyor.
Türkiye ile ilişkileri nasıl? soruna verecek yanıtımız ise doğalgaz ile başlar. Bu ilişkilerdeki en önemli araç doğalgaztır. Yeltsin döneminde var olan, Avrupa ve ABD ile çalışalım mantığı bir kenara bırakılıp, İran ile Çin ile çalışmalar yapılıyor. Pragmatik ilişkilere gidip tek alanda değil, bir çok alanda çalışmaya başlatılıyor. Doğalgaz bizim için en önemli ilişki alanı, tekstil, yaş ve kuru meyva, sebze alanında ihracatımız söz konusu oluyor.
Ancak Türk-Rus ticaret hacminin yüzde 65’i Rusların elinde! Bizim de kaçarımız yok, onlar, bizi bu bağımlılığa sardıkları için farklı ilişkiler gütme şansları da var. Artık bavul ticareti eski önemini yitirdi. 80’li yıllardan itibaren Türk mütahitlerin önemli işleri var ve orada inşaatlar yapıyor.
Bir Türk Başbakanı, Rusya’nın doğalgazına, inşaat firmalarına önem vermek zorundadır. Rusya vazgeçemeyeceğiz bir ülkedir. Ortak çıkar alanlarımız var, örneğin Karadeniz bunun en önemli örneğidir. Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında yakalanmasının ardından Türk-Rus ilişkileri rahatladı. Eskiden Kürt sorunu, Çeçen diasporasının varlığı nedeniyle gerilim yaratıyordu. Türkiye, Çeçen ve Kafkas davasına önem vermemeye başladı. AKP ile Türki topluluklara yönelik eskisi kadar heyecanlı değiliz. Erdoğan ile Rusya’ya bakışımız, jeostatejik bakış oldu. Ortak çıkar alanlarında birlikte çalışma gibi alanlar ortaya çıktı. Kafkaslar’da ve Karadeniz’de kendi çıkarlarımız için bir şeyler yapılması konuşulmaya başlandı. Tayyip Erdoğan ile Putin ile görüşmelerinde Rusya’nın eli daha rahat bir konumdaydı. “
Prof. Dr. Erhan Büyükakıncı, Putin’in Rusya tarihinde 12 yıllık süre içinde devlet başkanı olmasının beklediğini de vurgulayarak; “İki yıl önce bir anayasa değişikliği yapıldı, cumhurbaşkanlığı süresi 4 yıldan 6 yıla çıkarıldı ve iki defa üst üstte cumhurbaşkanı olma şansı devam ettirildi. 23 Eylül tarihinde Birleşik Rusya Partisi’nin olağan kongresinde Putin, partinin adayı olarak çıktı.
NOT: Bu yazı Rusya seçimlerinden epey bir süre önce yapıldı ancak analizlerin çok yerinde olmasından ötürü şimdi yayınlıyorum... Türkiye'de iyi analizler görmekte mümkün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder