Dünyaya, Hristiyan olarak gelen geçirdiği kaza sonrasında Müslüman olup adını; "Yusuf İslam" olarak değiştiren sanatçının bu yanıtı üzerine; "Tavsiye ettiğiniz değişim ile Hristiyan olmam gerektiğini mi söylüyorsunuz?" dediğimde, "Sen değişmekten söz ettin, tercihlerden değil. Farklı bir dine geçmek bir tercihtir, değişmek ise zamanın tümüdür" demişti.
O zaman Cat Stevens'ın bu sözünden hiç bir şey anlamamıştım!
Geçenlerde "My Lady D'arbanville" dinlerken yaşadığımız bu diyalog aklıma geldi ve ne kadar manalı olduğunu aradan geçen 10 yıl sonra anladım.
Yusuf İslam ile 17 Ağustos1999 depremi sonrasında bölgeye geldiğinde, konuşma ve tanışma fırsatı bulmuştum.
Farklı ve değişik bir insan.
Her şeyden öte mütevazı ve bir kişilik...
Cat Stevens olduğu dönemde kendisine hayranlık duyanları Yusuf İslam olmasıyla hayal kırıklığına uğratsa da, onun her dönem iyi bir sanatçı olduğunu tartışmaya gerek bile yok.
*******
Yaşadığımız yer kürede her insan Cat Stevens gibi yürekli, Yusuf İslam gibi başarılı olamıyor.Özellikle toplumun bir kaç adım ötesinde olan insanlar "değişim" ile "değiştiğini"sanmak arasında gidip geliyor.
Peki ya sadece sözcüklerle değiştiğini söyleyip, hiç bir değişimden nasibini almamışlara ne demeli?
Türkiye'de bu söz çok fazla kullanılmakta ve politikacılar meydanları sürekli "değişim" sözleriyle süslemektedir.
Son yıllarda farkındaysanız AKP hükümeti sürekli kurumlar arasında çalışmayı tetiklemekte, toplum vicdan sınavını başarıyla geçmiş, mevki sahibi insanları ciddi manada hırpalamaktadır.
Asker...
Gazeteci...
Aydın...
Rektör...
Savcı...
Komutan...
Ve daha nicelerini hala ne olduğu bilinmeyen, örgüt suçlamalarıyla cezaevinde yargılanmasına göz yummaktadır.
AKP organizasyonun kuruluşundan bu yana genel başkanlığını yapan R. Tayyıp Erdoğan'ın, Milli Görüş gömleğini çıkardığı yıllarda "Değiştim" sözüne inanarak 3 Kasım 2002'de oy veren insanlar, bugün ciddi manada hayal kırıklığına uğradıklarını anlamaktadır.
Özellikle 22 Temmuz 2006 seçimleri sonrasında "türbanı" bahene edip, kurumlarla kavgaya başlayan AKP hükümeti, ardı arkası kesilmeyen gerginliklerle, ülkeyi kaostan çıkartmak yerine sürekli gerginliğin içine sürüklemesi garip bir durumdur.
Türban ile başlayan gerginlik, cumhurbaşkanlığı seçimleriyle sürmüş, AKP'ye açılan kapatma davası ve bu davaya ilişkin açıkmalarla devam etmiştir.
Ardından Ergenekon adı verilen bir örgüt yapısı ortaya çıkmış, güzel ülkeme iyi hizmetler yapan bir çok kişi yapılan operasyonlarla cezaevine gönderilmiştir.
Bana göre bugünkü gerginliklerin tek sorunu AKP değildir.
Ülkeyi 3 Kasım seçimlerine zorlayan dönemin iktidar ortağı MHP başrolü iktidar partisiyle paylaşmaktadır.
Milliyetçilik üzerinden politika yapan Devlet Bahçeli, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın yakalandığı yıllarda Başbakan yardımcısı olduğunu unutması "değişimin" çok önemli göstergesidir.
Bahçeli'nin o dönem ki bu anlamsız tavrı, bugün "Kürt Açılımını" ortaya çıkarmıştır.
O yüzden bugün yapılan yüksek sesli konuşmalar ya da atışmalar toplumda hiç bir etki yaratmadığı gibi, meydanlarda Başbakan Erdoğan'a Apo'yu asması için ip fırlatması tepkiyle karşılanmıştır.
Çünkü MHP her fırsatta, AKP'yi uçurumun kenarından çekip kurtarma görevini üstlenmiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve türban sorununda olduğu gibi!
*****
CHP'li Deniz Baykal'ın genel başkanlığı dönemini bu durumu en iyi anlatan örnektir.
Yıllardır seçim kaybetmesine rağmen görevini sürdürme konusunda ısrar etmesi bir yana, o koltuktan çıkan bir kaset skandalıyla gitmesi daha vahim bir durumdur. Baykal'ın çevresindeki isimleri değiştirmemesi, Mehmet Sevigen gibi kamuoyunda irtibar kaybına neden olmuş kişileri parti üst yönetiminde tutma arzusu geçmişteki önemli örneklerdendir.
CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin yarattığı "değişimin" ne olduğunu kestirmek ise şuan için pek mümkün değil!
CHP'nin nasıl bir değişim içinde olduğunu ve etkilerini yakın zamanda hepimiz görebileceğimizi tahmin ediyorum.
Ne diyordu bu yazının başında Cat Stevens "Tercih ve değişmek..."
Eğer değişmeyi tercih edersek, gün gelir öyle ya da böyle bunu başara biliriz.
Ama "değişmiş" gibi görünmeyi tercih edersek, başarısızlık gemisine binmiş, hangi limana yanaşacağımızı bilmeden derin sularda yol alırız.
Keşke günümüz politikacılarını kendimize rehber saya bilsek ve örnek alsak!
Bu mümkün olmadığına göre, güzel Türkiye'nin tek bir rehberi vardır, o da Büyük Atatürk ve bize gösterdiği çağdaş uygarlık yolu.
Geri boş, gerisi hikaye.
Değişimeyen politikacılara haddini bildiren en önemli tavır ise oyumuzu değiştirerek onlara ders veren tarafta olmaktır.
NOT: Bu yazı www.haber262.com dan alınmıştır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder